9 Eylül 2009 Çarşamba

"I begynnelsen var ordet ."

I begynnelsen var ordet.In the beginning was the word.Başlangıçta söz vardı.
Andrey Tarkovski’nin İsveç'te çektiği son filmi 1986 yapımı Offret / Zhertvoprinoshenie / The Sacrifice / Kurban yönetmenin oğlu Andriyoşa’ya “umut ve güven dilekleriyle” ithaf ettiği bir tür vasiyeti gibi.
Deniz kıyısında bomboş bir araziye kurumuş bir ağacı diken Alexander ve oğlunu görürüz filmin başlangıcında. Oğluna "küçük adam" diye hitap etmektedir Alexander. Filmin son anına dek boğazından ameliyat olduğu için hiç konuşmaz küçük adam. Alexander ağacı dikerken oğluna bir şeyler söylemektedir: “Eğer biz her gün, tam aynı saatte, bir ayin yapar gibi belirli bir eylemi yinelersek, hiç değiştirmeden sistemli olarak hep aynı saatte yinelersek, dünya farklı olur. Bir şeyler değişirdi. Değişmesi gerekirdi.”

Tiyatro ve edebiyat eleştirmeni, ünlü bir gazeteci, aynı zamanda üniversitede estetik üzerine dersler veren Alexander, insanlardan kaçarak dingin bir hayatı tercih etmiştir. Ünlü bir oyuncuyken tiyatroyu bırakmış, eşi ve çocukları ile deniz kıyısında çok güzel bir evde herkesten uzakta yaşamaya başlamışlardır. Oğluyla kurumuş ağacı diktikleri o gün Alexander'ın doğum günüdür. Postacı Otto ona bir zamanlar Shakespeare ve Dostoyevski'den oyunlar oynadıkları dostlarından telgraf getirir. Postacı gittikten sonra Alexander oğluyla bir yetişkinmiş gibi konuşmaya devam eder. Aslında içinde yaşadıkları modern (!) dünyayla bir bakıma kıyasıya hesaplaşmaktadır. Bu arada bir ara yere düşer ve düş görür. Bilinçaltı korkularının, tedirginliklerinin yansıdığı felaket görüntüleridir bunlar, Alexander'ın nükleer savaş korkusunun görüntüleridir...

Alexander uyanmıştır. Dışarıdan içeriye, eve geçer kamera... Sanki Rus filmlerinden fırlamış bir aile görürüz. Ünlü bir aktörün karısı iken Alexander'ın tiyatroyu bırakmasıyla mutsuzlaşan karısı Adelaide, durgun kızları Marta, aileden biri olmuş aile doktoru Victor, evin hizmetçisi Julia, arada bir temizlik için evlerine geldiği anlaşılan gizemli hizmetçi Maria ve filozofvari postacı Otto. Alexander doğum gününü kutlamak üzere tam sofraya oturmak üzerelerken, televizyonda bir nükleer savaşın başladığı duyurulur. Yayın aniden kesilir ve gerçekte mi yoksa Alexander'ın bilinçaltında mı geliştiği anlaşılamayan bu anonsla birlikte uçakların gürültüsü gelir. Hep birlikte ciddi bir endişe başlar... Alexander, postacı Otto'nun kendisini hizmetçi Maria'yı görmesi ve Maria'yla birlikte olmaya yönlendirmesi üzerine, tüm dünyanın ve sevdiklerinin kurtulması için kendisini 'kurban' edecek midir ?
Film, öncelikle çok fazla Ingmar Bergman izleri var diye düşündürttü beni. (Fazlasıyla Ingmar Bergman'ın Skammen filmini anımsadım.) İzledikten sonra Andrey Tarkovski ile çeşitli röportajların yer aldığı kitaptan (Şiirsel Sinema / Andrey Tarkovski, Derleyen: John Gianvito, Agora Kitaplığı, Mayıs 2009) Offret ile ilgili bölümü de okudum. Filminin Bergman'dan izler taşıdığına dair benzer bir soru yöneltilmiş burada da yönetmene; "bunlar yüzeysel eleştiriler" demiş Tarkovski... (Yüzeysel eleştiri yapmış oluyorum bu durumda ben de...) Ama gerçekten de Offret yer yer görüntülerle, diyaloglarla fazlasıyla Bergman'dan izler taşıyan bir filmi usta Tarkovski'nin... Kimbilir belki de bu durum Tarkovski'nin de Bergman'ın usta görüntü yönetmeni Sven Nykvist ile çalışmasından kaynaklanmıştır. Üstelik Ingmar Bergman'ın oğullarından biri olan Daniel Bergman da kamera asistanıdır Offret filminde.
Çernobil faciası ile aşağı yukarı eş zamanlamaya sahip Offret, teknolojiyle iyiden iyiye kapana sıkıştırıldığımızın, insanlığın giderek makineleştiğinin, sürekli bir nükleer savaş tehdidinin gölgesinde yaşamanın insanı ne denli umutsuz bir çıkmaza sürükleyebileceğinin hayli hüzünlü bir biçimde görüntülenmesidir Andrey Tarkovski tarafından. Pek çok sahnede düş ile gerçek, bilinçaltı ile gerçeklik birbirine karışmıştır. Hiçbir şey net değildir, savaşın çıkıp çıkmadığı ya da Alexander'ın delirip delirmediği yorumları tamamen izleyiye bırakılmıştır. "Başlangıçta söz vardı." diye başlayan Offret, küçük adamın “Peki ama neden baba?” diye ilk kez konuşmasıyla son bulur... Ama bizim açımızdan daha üzerinde çok konuşulacak bir film olacağı kesin. Henüz küçük kızımla birlikte izlemedik filmi, tekrar izlediğimizde üzerinde ayrıca konuşacağız ve tartışacağız!
Filminin çekimlerinin sonlarına doğru akciğer kanserine yakalandığını öğrenir Tarkovski. Offret, 1986 Mayıs ayında İsveç'te gösterime girer. Andrey Tarkovski, henüz 54 yaşındayken, 1986 yılının 29 Aralığında akciğer kanserinden ölür.