1968 yapımı Faces / Yüzler filmi Amerikan Bağımsız Sinemasının öncülerinden (hatta babası kabul edilen) John Cassavetes'in hem yazıp hem yönettiği ancak çekimleriyle, uzayıp giden gereksiz yersiz diyaloglarıyla dayanma sınırlarınızı zorlayan bir film. Aslında oyunculuktan kazandığı paralarla filmlerini kotaran ve kendisini yapımcı/stüdyo/gişe baskısından ayrıştırmış olan John Cassavetes'i takdir etmesine ediyorum ancak belki de benim ruh halimden olsa gerek Yüzler filmini oldukça zorlanarak izlemeyi tamamlayabildim. Daha filmin başlarında filmdeki ana karakterlerden Maria'nın kocası Richard'a "Beni bu gece sinemaya götürür müsün? Bergman filmi varmış..."demesi bizim de neredeyse fikrimizi değiştirip artık hepsini izlemiş olsak da yine de arşivimizden bir Bergman filmi mi izlesek sorunsalına yol açtı... Ama kararlıydık; parça parça da olsa 'Yüzler' filmini izlemeye devam ettik.
Mutlulukları sadece görünüşten ibaret olan Maria ve Richard Forst çifti var filmde. Oldukça varlıklı yaşamlarında birbirlerinden ve de yaşadıkları hayattan zevk alamayan bu çift henüz dile getirmemiş olsalar da aslında evliliklerinin bittiğinin farkındalar. Ingmar Bergman'ın filmini izlemeye sinemaya gitmedikleri gece Richard boşanmak istediğini söyleyerek evden ayrılır ve genç bir 'eşlikçi' kızın evine gider. Maria ise kadın arkadaşlarıyla bir kulübe giderek eve kulüpte tanıştıkları genç bir adamla döner. Film işte o gecenin öyküsüdür. Tamamen tiyatro havasındadır. Kamera sürekli yüzlere odaklanarak çekim yapar. Sizi rahatsız eder. Boş hayatların öyküsü içinizi burkar. Maria belki de ilk kez hem kendisine hem de kocasına dürüst davranarak haykırır merdivende yığılı haldeyken; "Hayatımdan nefret ediyorum. Seni sevmiyorum." Merdivende donuklaşır kamera... Çiftin huzursuzluğu, çatışmaları merdivene yansır...
Karı-koca kamera ekranından kaybolur, geriye boş merdiven kalır !
Şimdi günce notlarımı yazarken farkına varıyorum Yüzler filminin bana Teoman'ın Paramparça şarkısını çağrıştırdığını...