7 Haziran 2010 Pazartesi

Entre Les Murs

Tam anlamıyla sinema şöleni tadında bir haftasonu geçirdik diyebilirim.
Entre Les MursCumartesi gecesi izlediğimiz film kızımın seçtiği ve babasına erken bir "Babalar Günü" armağanı olarak verdiği Laurent Cantet'in 2008 yapımı Entre Les Murs / The Class / Sınıf filmiydi. Film edebiyat öğretmeni François Bégaudeau'nın kendi yaşam öyküsünü yazıya döktüğü kitabından uyarlanmış. Üstelik filmdeki ana karakter Fransızca öğretmeni François Marin'i de canlandıran kişi olmuş François Bégaudeau. Cannes 2008'de Nuri Bilge Ceylan Üç Maymun / Three Monkeys / Les Trois Singes filmi ile "En İyi Yönetmen" ödülünü alırken, Laurent Cantet'in Entre Les Murs / The Class / Sınıf filmi "Altın Palmiye"yi kazanmıştı. Cantet ödülü alırken çektiği filmle Fransız toplumundaki çeşitliliği, zenginliği ve karmaşayı göstermek isterdiğini ve bazı çelişkileri açığa vurmaktan kaçınmadığını belirtmişti.François Marin ve öğrencileriParis'in kenar mahallelerinden birinde yer alan bir okulda, yaşları 14 - 15 olan farklı farklı etnik kökenli öğrencilerin oluşturduğu bir sınıfın hem Fransızca hem de sınıf öğretmenliğini yapan François Marin'le bir öğretim yılı boyunca sınıf duvarlarının arasına giriyoruz filmde. Öğretmenleri François Marin'le kurdukları iletişim üzerinden, senaryodaki diyaloglara bağlı ama çoklukla doğaçlama yoluyla yeniyetme 25 öğrencinin (Burak isminde bir Türk öğrenci de var sınıfta) neler yaşadıklarını izliyoruz. Fransız eğitim sistemini klişelere sapmadan, yalın bir biçimde sessizce eleştiren bir film "Entre Les Murs". Sınıftaki dört duvarın arasında birbirinden farklı sınıf, kültür ve ırktan yirmibeş öğrencisiyle biraz daha nitelikli iletişim kurabilmek için otobiyografilerini yazmalarını istiyor François Marin. (Duvarlar sadece binalardaki duvarlar değil elbette. Öğrencilerle öğretmenler arasında, öğrencilerle öğrenciler arasında, öğrencilerle aileleri arasında.) Okula gidiş ve dönüşünü izlediğimiz, sınıf dışında zaman zaman da öğretmenler odasındaki konuşmalarına tanık olduğumuz ama okul dışındaki yaşamı ile ilgili hiçbir bilgi edinemediğimiz öğretmenin bu isteği ile hiç olmazsa bir nebze olsun çocukların okul dışında neler yaptıklarını, nelerden hoşlandıklarını, hayallerini, geleceğe dönük planlarını öğrenebiliyoruz. Uzun uzun filmde neler olup bitiyor bahsetmek istemiyorum ama kısaca filmi oldukça sevdiğimi, sürekli konuşulduğu halde (Çoğunluğu Fransızcayı iyi konuşamayan ve farklı etnik kökenlerden gelen yeniyetmelerin konuşmasını hayal edin bu noktada) bu durumun beni fazla rahatsız etmediğini ve hatta filmde müziğin olmamasının bile bir eksiklik olmadığını söyleyebilirim. Yaz tatilinden önce okulun son günü François öğrencilerine öğretim yılı boyunca ne öğrendiklerini sorduğunda farklı farklı yanıtlar alıyor. Öğrenciler kendi düşüncelerini, yorumlarını katarak neler öğrendiklerini anlatıyorlar. Örneğin Türk öğrenci Burak ilgisini en çok volkanlar, depremler, yerkabuğu katmanlarında meydana gelen uzaklaşma - yakınlaşma hareketlerinin çektiğini söylüyor. (Deprem kuşağında yaşayan bir ülkenin gurbetçi çocuğundan isabetli bir yaklaşım olmuş bu durum.) Filmin en vurucu noktası ise, François Marin'in bu yıl ne öğrendiniz sorusuna sınıfın en sessiz sedasız kız öğrencilerinden birinin, sınıftan herkes çıkıp gittikten sonra yavaşça öğretmenin yanına gelip "Ben hiçbir şey öğrenmedim." diyerek yanıtlaması. "Nasıl yani?" deyip François öğrencisinin söylediğini şaşkınlıkla karşılıyor. "Sen de onlar (diğer öğrencileri kastediyor) kadar öğrendin" diye ekliyor sonra. Ancak kız öğrenci üsteliyor; "Ne yapmamız gerektiğini anlayamıyorum !" Boğazınıza takılan bir yutkunma, midenize inen bir yumruk misali güzel bir vuruş, güzel bir son !!!Entre Les MursMütemadiyen değişen, dönüşen, bir türlü oturtulamayan eğitim sistemimize bakarsak; siz ne yapmak istediklerini, ne yaptırtmak istediklerini anlayabiliyor musunuz ?