Aku Louhimies'in 2005 yapımı
Paha Maa / Frozen Land / Buz Diyarı filmi ”
“Ak Zambaklar Ülkesi” Finlandiya’nın başkentinde
“kelebek etkisi” sistematiğinde gelişen ilişkiler, olaylar sarmalını izleyiciye aktaran bir film. Filmin İngilizce adı “Frozen Land” olarak tanıtılmış ama Fince “paha”nın karşılığı kötü (ya da kötülük), sorun, maraz gibi bir şey demek. Filmin Türkçe ismini “Buz Diyarı” olarak yakıştırmışlar ama illaki İngilizce adından bir çeviri yapacaksak “Donuk Ülke” demeyi daha uygun buluyorum.
Filmin senaristlerinden Paavo Westerberg filmde aslında kendisi için yazmadığı ikincil karakterlerden birini de canlandırmış. Paavo Westerberg filmin DVD’sinin özel seçeneklerinde, senaryoyu Leo Tolstoy’un
Фальшивый купон (Fal'shivyi kupon) / The Forged Coupon (ya da The False Coupon) / Sahte Kupon isimli öyküsünden esinlenerek oluşturduklarını belirtiyor ve bir diğer etkilendikleri eserin Eppu Normaali’nin
Murheellisten Laulujen Maa / The Land of Mournful Songs / Hüzünlü Şarkılar Diyarı isimli şarkısı olduğunu da ekliyor. “Bu soğuk kuzey ülkesinde salt masum olarak doğdu” sözleriyle başlıyor şarkı, şarkının ilk cümlesiyle açılıyor film… Oldukça yalın ama vurucu sistem eleştirisiyle sizi bir bakıma ekrana kilitliyor
Paha Maa. Bütün tersliklerin, kötülüklerin birbirini tetiklemesinin
sahte bir 500.- Euro üzerinden zincirleme aktarımı, bir karakterin yaptığı bir eylemin ilintili olmadığı bir başka bireyi nasıl etkileyebildiğini, sıkmadan, boğmadan iki saati biraz aşkın bir sürede akıp giderek anlatıyor.
Tolstoy’un dediği gibi insanlar kendi cehennemleriyle yaşıyorlar; öyle ya da böyle… Ancak yine de filmde tüm zincirleme sorunların kaynağı olan ama olaylardan diğer karakterlerle kıyaslandığında neredeyse hiç bir kötü etki almadan sıyrılan (adalet yerini bulmadığı için senaryoyu eleştirdiğimi de ayrıca belirteyim bu noktada) Niko karakterinin bir nebze
umut dolu sözleriyle sonlandırmak istiyorum notlarımı:
”Ben kimim ? Neden burada dünyaya geldim ? Bu hayat Cehennem'i aratmıyorsa, o zaman onu yaşamanın ne anlamı var? Ama sonunda her şeyin hepimiz için en iyi şekilde gelişeceğine inanmak zorundayız. Aksi halde, her şey anlamsız...”
Bu arada, Ural-Altay dil grubundan yakın olduğumuz Finlandiya'nın merak ettiğim ülkelerden biri olduğunu da belirterek Fin filmlerinde Türkiye’den izler bulmanın hoş bir süpriz olduğunu da yazmadan duramayacağım.
Bu filmde de süslenmiş yılbaşı ağacının görüntülendiği sahnede ağaç üzerindeki bayraklar arasında Fin Bayrağı’na en yakın bayrağın Türk Bayrağı olduğunu gözlemlemek ayrıca hoştu.
Filmin DVD'sinde yarım saate yakın "silinmiş sahneler" ve bir o kadar süre daha alan "kamera arkası" da rahatlıkla izlenebiliyor.
Sevdiğim Fin yönetmenler
Aki Kaurismäki ve kardeşi
Mika Kaurismäki’den sonra, ilgimi çeken Fin yönetmenler arasına
Aku Louhimies’in de katıldığını ekleyerek noktalıyorum bu filme dair izlenimlerimi.