22 Haziran 2010 Salı

Viaggio in Italia

1948 yılında Roberto Rossellini, oyuncu Ingrid Bergman’dan bir mektup alır.
Sayın Rossellini,
Roma, Città Aperta / Rome, Open City / Roma, Açık Şehir ve Paisà / Paisan / Hemşeri filmlerinizi izledim ve çok keyif aldım. İngilizceyi çok iyi bilen, Almancasını unutmamış, Fransızcası pek iyi anlaşılmayan ve İtalyanca sadece “seni seviyorum” diyebilen İsveçli bir oyuncuya ihtiyacınız varsa hemen gelip sizinle film çekmeye hazırım.
Ingrid Bergman
Sinema dünyasının büyük aşklarından biri bu mektupla başlamış olur.

Pedro Almodóvar'ın Los Abrazos Rotos / Broken Embraces / Kırık Kucaklaşmalar filminin içinden geçen filmlerden biri olan Roberto Rossellini’nin 1954 yapımı Viaggio in Italia / Journey to Italy / İtalya’da Yolculuk filmi , Rossellini’nin karısı Ingrid Bergman’ı oynattığı altı filmden biridir. [Diğerleri: Henüz evli değilken çektikleri Stromboli (1950), evlendikten sonra peşi sıra çekilen Europa '51 (1952), Siamo donne (1953), Giovanna d'Arco al rogo (1954), La Paura (1954)]Katherine ve Alex Joyce Napoli'ye giderken...Viaggio in Italia, huzursuz, aklı karışık ve de ketum İngiliz çift Katherine ve Alexander 'Alex' Joyce’un kendilerine miras kalan, Napoli'deki bir villayı satmak için İtalya'da yaptıkları yolculuğu anlatmaktadır. Çiftin ciddi iletişim sorunları var ve evlilikleri de koşar ayak boşanmaya doğru yolalmaktadır. Napoli’ye vardıklarında otelde kaldıkları ilk gece Alex ve Katherine, Capri adasında kalan bir İngiliz arkadaşlarıyla karşılaşır. Kendilerine amcalarından miras kalan villaya geçtiklerinde Katherine kendi başına etraftaki doğal güzellikleri ve müzeleri gezerken, Alex ise Capri adasındaki arkadaşlarına gitmeyi tercih eder.Birlikte ama yalnız !Öykü pek klasik, diyaloglar zaman zaman yersiz ve boş, filmin çoğunluğuna egemen Napoliten şarkılar ise pek sıkıcı. Üstelik film çekildiği zamanda İtalyanlar dahil kıyasıya eleştirilmiş olmasına rağmen ilişkileri tükenmekte olan bu çift ile Rossellini , sinema tarihinin sonradan başyapıtlarından biri olarak nitelendirilecek siyah beyaz bir film yaratmış. İtalya’nın turistik yerlerini de bol bol gördüğümüz filmde, Alex ve Katherine’in bireysel ve filmin sonuna doğru birlikte yaptıkları Pompei ziyareti ile hem İtalya’nın Campania bölgesindeki yolculuklarını hem de ilişkileri üzerinde kendi içsel yolculuklarını kendi adıma merakla izlediğimi söyleyebilirim. Çiftin çıkmazlarını film boyunca çok yerinde aktaran yönetmen, birisiyle birlikteyken de yalnız olunabileceğini ve en çok dokunanın da bu tür bir yalnızlık olduğunu gayet güzel anlatmış. Bu filmin çekilmesinden 57 yıl sonrasına yani günümüze dönersek şimdinin her anlamda daha modern zamanlarında, onca teknolojiye, iletişim bombardımanına, birlikteliklerimize rağmen zaman zaman hangimiz yapayalnız hissetmiyoruz ki ?