Üniversitedeyken izlemiştim Patrice Chaplin'in aynı isimli romanından uyarlanan, Mary Lambert'ın yönettiği, 1987 yapımı Siesta isimli kült filmi. Filmi sinemada izler izlemez hemen müzik kasedini almıştım. Müzikler Marcus Miller ve Miles Davis'e ait. Miles Davis'in soloları hakikaten cezbedici. Müziklerin (olmayacak zamanlarda anımsayacak kadar) pek çok tınısı kazınmıştır beynime. Uzun bir süredir filmin DVD'sini arıyordum. Buldum sonunda, edindim ve geçenlerde izledik.
Kışkırtıcı kırmızı elbisesiyle hareketsiz yatan bir kadın (Claire rolünde Ellen Barkin) görüntüsüyle başlar film. Hemen üzerinden geçen bir uçakla, havaalanının yakınında olduğunu anlarız. Geçen uçağın ardından uyanmaya başlar kadın, üstü başı kan içindedir. Niçin orada olduğunu bilmemektedir. Neden kanlar içindedir? Birisini mi öldürmüştür? Bir dolu belirsizlik içinde öykü geçmişe gidişlerle (flashback) ve bulunduğu anda ilerleyişlerle karmaşıklaşır. Anlaşılır ki bulunduğu yer İspanya'dır ve Claire aynı zamanda eski sevgilisi de olan Augustine (Gabriel Byrne) tarafından eğitilmiş bir trapez sanatçısıdır. Ancak yolları ayrılmış ve Claire başkasıyla evlenmiştir. Artık sadece tehlikeli akrobatik atlayışlar yaparak mesleğini sürdürmektedir. Öykü ilerledikçe, Augustine'in de evlenmiş olduğunu öğreniriz. Bazı ilgisiz karakterler (Bence Julian Sands, Jodie Foster ve Grace Jones bu karakterlerde oldukça başarılılar !) filme dahil olur. Claire'in gerçeği arayışında, bir geri bir ileri gidilerek sarpa sarılır !
Tuhaf bir kurgunun içine sürüklenirsiniz !
Bu kadar filmin öyküsüne değinmek yeterli... Çok boş bulunabilir veya saçma bir konu üzerinde öykü geliştirilmiş diye düşünülebilir; ancak Miles Davis'in müzikleriyle, 80'lerin kült filmi Siesta, benim için hep özel bir film olarak, arşivimizde bulunmakta bir süredir.